24 Nisan 2010 Cumartesi

burası istanbul

18 Nisan 2010 Pazar

kaç

gene yapamadın, tamamlayamadın.. yemedi..

7 Nisan 2010 Çarşamba

yas

resim mayıs 2008.. nerdeyse iki sene olmuş..

maceradan maceraya.. çok eğlenceli, mükemmel, harika geçen iki sene..

bidaha bu kadar kötü seneler geçiremiceğim için sevinmeli miyim bilmiyorum..

belki de bunlar sadece hazırlıktı, asıl şimdi başlıyoruz.. bilemem..

karakterimin saçma sapan, dağınık ve bulanık olması benim hatam mı bilmiyorum..

bazen kendimi süpper gerizekalı hissetme sebebimi biliyorum ama.. dalgalanan özgüven yoruyo bünyeyi.. saniyesi saniyesini tutmuyo..

tahmin edebildiğim rezilliklere kendimi de dahil edince hayat sümük gibi yapışıyor genzime..

insanın satmadığı herhangi bişi bulunca geçicek ağrılarım.. hem de her insanın..

mutlak olanı neden aradığımı da bilmiyorum.. lan ben kendi hakkımda hakkaten bişi bilmiyorum galiba..

garip, kaotik renkler, kelimeler, kareler, anılar..

kafamın içinden geçenleri birileriyle paylaşmam mümkün diil, bu yazılarda da yok zaten düşündüklerim..

fazla ağır, fazla lastik..

unutmamak insana sadece tek bişi katıyo, kin..

anıları üç yaşında başlamış, yaşananları giyilen, yenen, içen ve görülen herşeyle hatırlayan, ayrıntılarını düşünmüş, ne oje, ne gömlekte kir, ne kahve lekesi, ne peçetede sümük, açılan musluk, akan su, arkadaki sabunluk, sabunun markası, kokusu, lavabonun şekli..

yağmurda topraktan kaldırımlara yöneliyor sümüklü böcekler.. bazılarını eziyorum yanlışlıkla, diğerlerini toprağa koyuyorum geri.. aynı yollarda yağmur yağınca ezmemek için bidaha unutmuyorum bunu..

insanların neler düşündüğü basit benim için, ne hedefledikleri, hangi kelimenin neresine vurgu yaptıkları, rujları, saatleri, kokuları, etekleri, kemerleri.. hayal dedikleri hırsları..

ergenlik halleri, idealist halleri, izm halleri, ölümleri.. kimse gerçekten ne yaşadığının farkında diil..

herkes kurgulanmış öğretileri gerçek sanıyor, genellemeler, ortalamalar, istatistikler sana kim olman gerektiğini söylüyor..

insana ait, insanın yaptığı herşey normaldir.. kimsenin beyni hasta diil, kimse 7 milyarın ortalamasına yaklaşmak zorundada diil..

serdar cinayet.. normal..
serdar tecavüz.. normal..
serdar dinler.. normaaalll..
serdar ırkçılık.. devamm..
serdar kin, nefret, aşk, takıntı, hırs.. olur o olur..

insanların bişilere şaşırması garip geliyo bana, algıları evrimin neresinde bilemiyorum..

herhangi bir evde ocakta unutulup yanan yemekle dünyanın diğer ucunda deprem sonrası ölen 300bin insan aynı haber benim için..

birilerinin daha ideal insan olma hevesiyle ahlar vahlar çekmesi, ilgi alaka göstermesi diğerlerine çok çaresizce..

kararsızım, garip bi vizyona kitlenip kaldı beynim.. tüm dünyayı, içindeki herşey ve her yaşananla normal, eşit görüyorum.. bu şu demek, sen yediğin ıspanak yada balık kadarsın..

saçı sıfıra vurup nepal'e doğru yürümeye başlıyim ben..

peru yada peru iyi..

niye?

niyesini bilmiyorum ama dönücem, dediğim gibi, hiçbişiyi unutmuyorum..