15 Ağustos 2010 Pazar

hoşçakal serdar..

11 ağustos gece 11.30..

nolduğunu boşver.. sex falan diil, biride ölmedi.. klişe çayırlarında hayatı değiştirdiğini düşündüğün hiçbişi olmadı..

çok başka bişi oldu..

herneyse..

hazırlıkların sonuna geliyoruz.. bi yandan iterken kendimi yapılandan, bi yandan içinde buluyorum.. kaçamıcağım kadar yoğun bi öfke bu.. kimse kabuslarında gidiş yönünü görmüyor biliyorum.. ben tanım koyabiliyorum ama, gerçekten kusturucu.. kafka, orwell çocuk kitabı yazmış gibiler, bunu da görüyorum.. hayal ettikleri kabuslar sıradan şu an.. burdan öteye kabuslardan baktığında herşey kana bulanıyor..

korkan milyarların önlerine konan basit planları sırf "en azından hiçbişiden iyidir" diyerek kabul etmesi sıradan.. bu hayat kurgusunda "en azından" diyerek belirsiz olan herşeyi dışlamakta sıradan..

bu belirsizin içinde tüm renkler var, hayatın karışık ve içinde duyguları barındırdığı bölge orası.. sen "en azından"a mahkum ederken kendini, çok sevinemiceğin ve çok üzülemiceğin bi standart yaratmaya çalışırken insan olmaktan uzaklaşıyorsun.. o yüzden karakterim dediğin şey sevdiğin markalardan ve birbirine benzer tadlardan ibaret.. bunları çıkarınca geriye bişi kalmıyor..

olur öyle..

bu blogun sonu, duygularından vazgeçen milyarlara mesajım artık çok daha gerçekten gelicek..

peşimi bırakmıcaklar.. ruhu öldürülmüş biri için korkucak hiçbişi yok ama..

herkes gibi yapamadım, kolay olan ve klişe olanı yapamadım.. vazgeçip y yerine x koymadım..

tüm dünyanın ezberinin aksine aşkımı parçalayıp bi başka kadında, bi başka yemekte, bi başka arkadaşta, bi başka içkide yerini doldurmadım..

onlar saldırdı ben savundum..

sen her kimsen bilki senin aşkını, senin duygularını da savundum..

tüm dünya görücek, hayatım pahasına savundum..