6 Haziran 2012 Çarşamba

köprü

dün çok sıcaktı.. yüzyılın en sıcak günü haberi yapılmıştır kesin.. karşıya geçiyorum.. köprü yolunda öğlen saati, garip bi trafik var, olmaması gereken cinsten..

anadolu yakasına geçiş tarafında bi çocuk intihar ediyormuş, daha öncede gördüğüm bi an..

dolmuştakiler çocuğun anasına küfrediyor.. sağımda oturan fransız telefon açıyor birine, heyecanla ingilizce intihardan falan bahsediyor, gülüyor, arada "bu türklerin hepsi gerizekalı" cümlesi geçiyor.. katılıyorum ama katılmadığım bu cümlenin "biz daha zekiyiz" altmetinli güzellemesi.. biz salağız güzel kareşim ama ırkçılığa lüzum yok, sende salaksın.. telefonu elinden alıp dolmuşun camından sallıyorum, şoka giriyor.. olur öyle.. fransızca sinirli bişiler söylüyor, şöföre kapıyı açmasını söylüyorum, fransızı suratından itip iniyorum dolmuştan.. fransızda inip telefonunu buluyor arabaların arasında.. diğer tarafa geçip yürüyorum, 50 metre sonra görüyorum çocuğu.. etrafında beş altı tane polis.. "güzel kardeşim in rakı içmeye gidelim, al iki yüz lira, yemeğe gidelim vs." ne kadar aptalca şey varsa söylüyolar.. güneş tepede, yüzümün yandığını hissedebiliyorum..

iki polis beni görünce bana doğru geliyor.. "bırakın konişiyim" diyorum.. profesyonel çağırdık, sen kimsin diyolar.. diyorum ki bu trafikte her kimi çağırdıysanız gelemez, güneş tepede, çocuk intihar etmicekse bile bi anlık gözü kararsa, parmaklıkları bıraksa ölür.. ben alıyorum o riski..

yok diyolar izin veremeyiz, bişi olsa bize girer.. çocuğun 15 metre uzağında oluyor bu konuşma, bi gözüm onda, 23-24 yaşında bi çocuk, kareli, turunculu güzel bi gömlek var üstünde, bana bakıyor.. yakınındaki polislerde benim tarafla ilgilenmeye başlıyor.. beni zorla karşı şeride geçiriyorlar, bi taksiyi durdurup bindirmeye çalışıyorlar.. o an, taksiye binmeden çocuğa doğru bir cümle bağırıyorum.. çok fazla düşünme fırsatım olmuyor, salakça bişi söylüyorum.. şimdi buraya yazmayada utanıyorum.. "mutlu olduğun biyer düşün" diyorum.. polisler kafamı bastırıp taksiye sokuyorlar..

tüm gün ordan oraya koştururken çocuk atladımı diye düşünüyorum.. ölmemiş olsun istiyorum.. nedenini de bilmiyorum.. belki yaşamaması gerek, belki atlatabiliceği bişi diildir her ne yaşadıysa.. ama genede yaşasın istiyorum.. biçok şey çözülür hayatta, en olmıcak dediklerin olur, en imkansızlar başarılır.. ama yaşamazsan başaramazsında.. eksik ve yarım kalır..

birileri yaşamı, ölümü anladıklarını sanıyorlar.. biyolojik yada meta-fizik aıklamalarla dolup taşıyorlar.. bu diil..

ben hala mutlu hayaller kurabiliyorum, gerekleşsin diye mücadele ediyorum.. herşeye rağmen.. bazen çok sinirleniyorum, herşeyi, herkesi, kendimi yokedesim geliyo.. aklımda insanlar ölüyo elimde..

sonra bi an, ufacık bi gülümseme hatırlıyorum, bi koku yada.. yas'ın güzel gözleri duruyo karşımda.. o gün kimse ölmüyo aklımda bidaha..

üzülüyorum, konserlere gidicektim onunla.. şehirleri gezicektim.. şimdi bakıyorum nerelere giderim diye..  heyecan duymak için.. gördüğüm sadece değişik şehir isimleri.. aynı geliyo hepsi.. beş-on binlik bi kasabada, denize yakın bi otelde sevişicektim ben aşkımla.. şömine yanıcaktı, ben arada o demirlerin adı her neyse onunla ateşe odun atıcaktım..

herneyse akşam dönünce haber sitelerini gezdim, aradım.. intiharla ilgili bişi bulamadım.. mutlu oldum.. umarım oda yaşadığı için pişman olmaz.. belki yaşamasına sebep olmuşumdur, belkide varlığım hiçbişi değiştirmedi, o zaten atlamıcaktı, bilemem.. üzerime bi pay almıyorum.. bigün biyerde karşılaşırsam gömleği nerden aldığını sorucam ama..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder